Neden Öfkeleniriz?
Peki, siz en çok ne zaman öfke hissedersiniz? Öfke, diğer tüm duygular gibi aslında doğal ve evrensel bir duygudur. Ancak bu duygu, dışavurum biçimi sağlıksız bir hale geldiğinde hem bireysel hem de ilişkisel düzeyde yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Eğer öfke, yüksek sesle bağırmak, fiziksel zarar vermek ya da nesnelere yönelmek şeklinde dışa vuruluyorsa, burada sağlıksız bir başa çıkma mekanizmasından söz edebiliriz. Oysa öfke, ifade edildiğinde ve biriktirilmediğinde işlevsel, yön gösterici ve koruyucu bir rol üstlenebilir. Karşılanmamış ihtiyaçlar, istenmeyen sonuçlar ya da engellenmiş arzular karşısında ortaya çıkan bu duygu temelde bir tepkidir. Önemli olan ise bu duygunun nasıl yönetildiği ve hangi yollarla ifade edildiğidir. Kontrol edildiğinde öfke, ilişkileri düzenleyebilecek, sınırları belirleyebilecek ve bireyin kendini ifade edebilmesini sağlayabilecek güçlü bir araç haline gelebilir.
Evrensel olan bu duyguya yönelik bireysel ve toplumsal yaklaşım biçimleri, çoğu zaman bu duyguyu kabul etmekten ziyade bastırmak ya da görmezden gelmek yönünde şekillenmektedir. Oysa bastırılan her öfke, birikerek “uyuyan volkanlar” gibi gün gelir patlamaya hazır hale gelir. Birçok birey öfkeyi yaşamak istemez ve farkında olmadan da yok sayar. Ancak o an durup kendimize şu soruyu sormak kıymetlidir: “Şu an beni öfkelendiren şey ne?” Bu farkındalık, duyguyu tanımanın ve sağlıklı bir şekilde ifade etmenin ilk adımıdır.
Öfke duygusunu bastırmak ya da biriktirmek yerine, onu tanımak, sağlıklı yollarla ifade edebilmek yani öfkeyi yönetebilmek mümkündür. Öfkenin bireyi koruyan ve eyleme geçiren işlevsel yönleri de bulunmaktadır. Öfke kontrol altına alınmadığında, olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Öfke Kontrolü İçin Neler Yapabiliriz? - Nefes egzersizleri uygulayarak bedeninizi rahatlatabilir, duygusal yoğunluğu azaltabilirsiniz.
- Sizi sakinleştiren rutinleri (yürüyüş, meditasyon, duygularınızı yazmak gibi) günlük yaşamınıza entegre edin.
- Tetikleyicilerinizi tanıyın. Hangi durumlar sizi öfkelendiriyor? Bunları fark etmek, tepkileri önlemede etkilidir.
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) perspektifiyle, öfkenizi tetikleyen/harekete geçiren düşünce yapınızı inceleyin. Düşüncelerinizin ne kadar gerçekçi, mantıklı ve işlevsel olduğunu sorgulayın. Bilişsel çarpıtmalar denilen düşünce hataları/özelliklerini keşfedin. Klinik Psikolog/ psikolojik danışma desteği alarak bu düşünceler üzerine çalışabilirsiniz.
- Kriz anında kullanmak üzere sizi sakinleştiren ifadeleri bir kağıda yazıp göz önünde bulundurabilirsiniz.
- Öfke anında mola verin. Çevrenizdeki insanlardan öfkelendiğiniz anda ara isteyebilirsiniz. Çünkü bu sırada frontal lob (mantıksal düşünme merkezi) devre dışı kalırken amigdala (duygu alanlarını yöneten beyindeki bölge) devreye girer. Ara vermek mantıklı düşünmeyi yeniden devreye sokar.
- Fiziksel hareket, temiz hava ya da sevilen biriyle temas etmek duygusal regülasyona yardımcı olabilir. Deneyebilirsiniz.
- Ne yaşarsak yaşayalım hayata bakış açınızın, düşünce biçiminizin duygularınızı doğrudan etkilediğini unutmayın.
Öfkeyi işlevsel hale getirmek bireyin kendi elindedir. Kontrol edilemeyen öfkenin yalnızca bireysel yaşamı değil, toplumsal yapıyı da olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Zira toplum, bireylerin davranışlarıyla şekillenir. Bu nedenle değişim, bireysel farkındalıkla başlar.
Eğer şimdiye dek öfkenizi sıklıkla yüksek sesle ifade ettiğinizi, duygularınızı tetikleyen unsurları tanımakta ya da ihtiyaçlarınızı fark etmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız, bu noktada profesyonel destek almak oldukça kıymetlidir. Terapi süreci, öfkenin yalnızca zarar verici değil; aynı zamanda yönlendirici ve dönüştürücü yönlerini keşfetmenizi sağlayabilir. Günümüzde çevrim içi / online terapi seçenekleri sayesinde, bulunduğunuz yerden destek almak da son derece erişilebilir hale gelmiştir. “Öfke kontrol edilmediğinde insanı esir edebilir; ancak yönetildiğinde bireye güç ve bilgelik kazandırır.” Şimdi derin bir nefes alın dönüşümü başlatma kararı sizin elinizde. :) |